Pazartesi , 7 Ekim 2024

Likya Yolunda Bir Mola; Kabak Koyu

Tarihi Likya yolu üzerinde, Fethiye’nin bu güzel koyu ve vadisi hakkında ne çok şey duymuştum gidinceye dek. Bu dingin ve küçük coğrafya parçasına gitmek nasip oldu sonunda. 

Yazı ve Fotoğraflar : Serkan Doğan

Bu dingin ve küçük coğrafya parçasına gitmek nasip oldu sonunda. Bahsedilen bölge birçok endemik bitki türüne ve çeşitlilik arz eden kelebeklere ev sahipliği yapıyor.

Havalimanında uçaktan indikten sonra 3-4 araç değiştirerek erişilebilmesi, vadinin halen doyasıya bakir kalmasını sağlıyor. Telefon çoğu zaman çok zor çekiyor, televizyon ve gazetenin yokluğunu ise inanın hiç aramıyorsunuz. Üstelik alışveriş olanağı da çok kısıtlı. Bu da temel tüketim maddeleri ve ihtiyaç malzemelerinizi yanınızda getirmeniz gerektiği anlamına geliyor. Yaklaşık 10-15 civarı, her kesime ve bütçeye hitap eden kamplarda, ister kendi çadırınızda, ister kurulu bir çadırda veya bungalovda konaklayabiliyorsunuz. Ve kimsenin şık olma yarışında ve arayışında olmadığı bir mekânda, çekirgeler, kediler, kirpiler, kaplumbağalar, sincaplar ve arılarla yalın bir yaşam geçirilebileceğini, iç sesiniz dinleyip arada da hiç kuşkusuz bazı mucizevî anları deneyimleyebileceğinizin farkına varıyorsunuz.

gezgindergi-turkiye-lidya (11)

Mağaraları, su altı tünelleri, güzel ve tenha koyları ve gizemli, mistik gece atmosferiyle büyüleyen Kabak Koyu (diğer adıyla “Faralya”, eski adıyla, “Gemile”), insanın bir süre kendisiyle baş başa kalması ve doğayı dinlemesi için bulunmaz bir fırsat sunuyor. Likya yoluna dâhil sayısız, büyüklü küçüklü, deniz ve doğa manzaralı yürüyüş parkurlarının tadına doyum olmuyor. Çok uzun olmayan, 100 metre kadar bir alanı bulunan sahilinden yüzerek 10 dakikada gidebileceğiniz mağara gerçekten herkesin dilinde. Fakat ben motorla veya kano ile ulaşabileceğiniz Boncuk Koyu, Korsanlar Koyu ve Cennet Koyunun berrak sularındaki sayısız tünel ve mağarayı keşfetmenizi hararetle tavsiye ederim. Burada ufak bir uyarı yapmak isterim, şu anda hasretle andığım halde, bu mağara ve tünelleri keşfedeceğim derken, benim gibi, anın tatlı akışına kendinizi fazla kaptırırsanız, özellikle kulaklarınız fazlaca tahrip olabiliyor. Ayrıca, yürüyerek 1 saatte ulaşabileceğiniz ve yürürken harika manzaralar ile karşılaşacağınız bir şelale var. Menzile vardığınızda kavuştuğunuz buz gibi su, bütün yorgunluğunuzu bir anda alıveriyor. Dönüşte zaten sizi muhtemelen tarçınlı kaküleli bir kahve veya keçiboynuzu şerbeti bekliyor olacaktır.

gezgindergi-turkiye-lidya (2)

Deniz çoğu zaman dalgalı ve uzaktan denizin rengi bir harika görünüyor. Sahildeki taşlar üzerinde veya bir hamakta günbatımını izlemek ise doyumsuz bir keyif. Özgürlük hissinin adeta kanatlanıp somutlaştığı, modern hayatın tantanasından uzakta, içinizde size özel bir yer edinmeye teşne, kendinizi kurtarılmış bir alanda bulduğunuz bu mutena koyda, gece aydınlatması genelde yok, o yüzden elinizde kuvvetli bir fener almanız faydalı olacaktır. Böylelikle, özellikle sahilde ve kendi halindeki kamp alanlarının verandalarında, ay ve her zamankinden iri gözüken yıldızları gayet net bir şekilde izleme, türlü türlü hayallere, hülyalara dalıp gitmek gayet mümkün. Ben öylesi efsunlu gecelerde berrak gökyüzünde belki meteor yağmuruna değil ama çokça yıldız kaymasına tanıklık ettim.

gezgindergi-turkiye-lidya (10)

Yolda olmak güzeldir, yolu yazmak da öyle… “Önce susarsın, daha çok susarsın sonra…” Çünkü böyle yerlerde herkesin yüzü bir başka güler. İnsanlar gece ay varsa, onun ışığında ve gecenin tatlı esintisiyle, yoksa yakamozlarla yüzmüşlerdir çünkü. Çünkü sabahın kaosa mesafeli kıyasıya vurdumduymazlığında çekirge ve keçi sesleriyle uyanmışlardır, bambaşka bir zevkle. Bu arada, kulağınıza küpe olsun, yürüyüşler, konuşmalar ve iç çekişlerinin doğaçlama geliştiği Kabak Vadisi ve Koyu için en iyi zamanlama bence sezon dışı, yani Nisan-Mayıs veya Eylül-Ekim ayları. Şimdi, düşleyerek keyfini çıkartın. Ve aklınızı mı yoksa gönlünüzü mü Kabak’ta bırakacaksınız, ona karar verin.

Likya Yolunda Bir Mola; Kabak Yolu – Bu yazı 2014 yılının Kasım ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 93. sayısından alınmıştır.

gezgindergi-turkiye-lidya (9) gezgindergi-turkiye-lidya (8) gezgindergi-turkiye-lidya (7) gezgindergi-turkiye-lidya (6) gezgindergi-turkiye-lidya (5) gezgindergi-turkiye-lidya (4) gezgindergi-turkiye-lidya (3) gezgindergi-turkiye-lidya (2)

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir