Yazı: Murat Kalay Fotoğraflar: Vural Kerim İslam
Havaların soğuduğu bu günler de evlerine hapsolmuş, üzerlerine ağırlık çökmüş, sıkıntı basmış insanlardan değiliz biz. Değiliz değil mi? Yoksa öyle miyiz? Kış günlerinde gündüzlerin kısalması ve havaların da soğuması dolayısıyla insanlarda halsizlik belirtisi gözlemlenir. Bu gibi durumlarda kapıdan dışarı çıkıp soğuk havayı iyice teneffüs etmeli, ciğerlerimizi oksijenle doldurmalıyız. Sağlık vakitlerle alınamayacak kadar değerli. Her dakika zaman akıp giderken, dört mevsimin de yaşanabildiği güzelim yurdumuzun, kış güzelliklerinden kendimizi mahrum bırakmayalım.
Erzincan kış gezileri için oldukça ideal bir ilimiz. Doğa sporlarının çeşitlilik arz ettiği ilimiz, kış sporlarına oldukça elverişlidir. Yüksekliği 3500 metreyi bulan dağları, kış aylarında doğa sporlarına meraklı tırmanış tutkunları için gözde mekanlardandır. İstanbul’ da kar fotoğrafı çekmek için dua edip günlerce beklediğimiz karı, orda çokça bulabilirsiniz.
Erzincan her mevsim görülmeye değer, her mevsim bir başka güzel ama kışı daha bir güzel. Hiç anlamamışımdır; akan şelale nasıl oluyor da hop duruyor. O anı yakalamak benim için hep hayal olmuştur. Yer çekimine meydan okurcasına akışkan bir madde, hop soğuğa aşık olmuş, siluyeti buz kesmiş sarkıtlar olarak karşımıza çıkıyor. Erzincan benim için sarkıtlar diyarı, kışın ülkesi, solunmayı bekleyen havası ile anılarımı süslemiştir.
Erzincan Baraj Gölü ve Tercan Baraj Gölü su sporları için elverişlidir. Karasu Nehrinde rafting, Küçük Çakırman Köyünde yamaç paraşütü, Esence Yedi Göllerde doğa yürüyüşü ve dağ bisikleti için gözde mekanlardandır.
Erzincan birinci derecede deprem kuşağı üzerindedir. 1939 depreminden sonra şehir merkezi şimdiki yerinde yeniden kurulmuştur. En son önemli deprem 13 Mart 1992 tarihinde rihter ölçeğine göre 6,8 şiddetinde gerçekleşmiştir. Erzincan ili genellikle dağlar ve platolarla kaplıdır. Dağlar ilin topraklarının yarıdan çoğunu oluşturur. Karasu ırmağı ve kop dağları, ili aralarında geniş boşluklar bırakarak böler. Ovaları dağların arasındaki çöküntü alanlardır. Bu ovaları bir birine boğazlar bağlar. Erzincan ovası doğu-batı doğrultusunda 500 km² alana kurulmuştur. Toprakları orta verimlilikte olup sulu tarım yapılmaktadır.
Belde av hayvanları bakımından oldukça zengindir. Beldelere göre dağılımını verecek olursak;
Kemah, Kemaliye ve Refahiye ilçelerinde: Dağ keçisi, porsuk, ayı, vaşak, yaban domuzu, yaban ördeği, ve çulluk.
Keşiş ve Munzur sıradağları, Karadağ, Kemah ilçesinin Alp Bucağı, Tercan ve Kemaliye ilçesinin Karasu vadisi çevresinde: Dağ keçisi, karaca, ayı, porsuk ve vaşak
Ayrıca ilin her yöresinde keklik ve tavşana rastlanılabilmektedir. Karasunun özellikle Kemah ilçesinden, Kemaliye ilçesine kadar olan kesiminde büyük balıklara rastlanmaktadır.
İl genelinde tespit edilen 25 adet mağara bulunmaktadır. Ancak bu mağaralar hakkında detaylı bir bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle olsa gerek bulundukları bölgenin adı ile anılırlar. Bu mağaralardan bazıları köy halkı tarafından soğuk hava deposu olarak değerlendirilmektedir. Köy halkının peynir ve yağ gibi gıda maddeleri bu mağaralarda muhafaza edilir.
Erzincan ilinin en güzel yerlerinden birisi de Girlevik Şelalesi’ dir. İl merkezine yaklaşık 30 km² mesafede Çağlayan mevkiindedir. Şelale yazın mesire yeri olarak ilgi görür. Kışın ise suyun donmasıyla oluşan sarkıtlar buzul tırmanışı amaçlı talep görür. Özellikle fotoğrafçı arkadaşlarımız kış aylarında şelaleyi yalnız bırakmıyorlar, bırakamazlar. Fotoğraf bir tutkudur, yaşam biçimidir. Gezginin hatıralarıdır.
Bu güzel beldeye gelinir de nimetlerinden yararlanılmaz mı hiç. Şehir merkezine 12 km. mesafede Ekşisu yakınında Erzincan kaplıcası ve doğal jakuzisi vardır. Kaplıca suyu romatizma başta olmak üzere, cilt, damar sertliği ve kalp rahatsızlığına iyi gelmektedir. Ayrıca kaplıcada doğal jakuzide vardır. Allah hepimize bol şifa, bereketli geziler versin inş.
Bu güzel belde şuraları gezin diye sınırlandırılamayacak kadar tabii ve kültürel güzellikleri sahiptir. Kültürel güzelliklerin büyük kısmı depremden zarar görmüştür. Fakat belediye çalışmaları ile koşulların elverdiği ölçüde bize hizmet vermekte, 75. Yıl Kültür Merkezi kompleksinde kültür varlıklarının bir kısmı sergilenmektedir.
Beldede gezerken eski bir kuyu dikkatimi çekiyor. Hemen yanı başında mermer üzerine işlenmiş biz yazı gözümden kaçmıyor. Kuyu hakkında bilgi verdiğini düşünerek okumaya başlıyorum. İlk başta benim dahi anlamaya zorlanacağım Arapça kökenli birçok kelime içeriyor. Ama metni okuyunca çıkartıyorsunuz. Metnin orijinal halini sizlerle paylaşmak istedim:
gezi yazısı yarım kalmış. metin eksik tamamlarsanız seviniriz. şimdiden teşekkürler…