Yakıotu, ilk olarak Linne tarafından 1753 yılında tanımlanmıştır.
Yazı: Bilal Şahin
Fotoğraflar: Halit Ömer Camcı
Çok yıllık, dik otsu bitki. 50 -250 cm, yaprakları dar, ince uzun, çiçeklenme basit gevşek, çiçekler boğumlarda aşağı sarkık, taç yapraklar 8-18 mm, koyu pembe veya morumsu renkli, dişi organ erkek organdan daha uzun, meyve kapsül ve ince uzun 2-8 cm. Kapsül olgunlaştıktan sonra ucundan ortaya doğru 4-6 parça şeklinde bölünerek geriye doğru kıvrılır ve tüylü tohumları ortaya çıkar. Tüyleri o kadar çoktur ki geriden örümcek ağı gibi görünür.
Çiçeklenme haziran – ağustos aylarındadır. Yetişme ortamı orman açıklığı, dağ çayırları, kayalık yamaçlar olup, 650 -3000 myüksekliklerinde yetişir. Ülkemizin her yerinde yayılan bitkinin dünya yayılışı da Avrasya, Kuzey Amerika’dır.
Türkçe adı yakı otudur, zira eskiden iyileşmeyen yaralar üzerine lapası sarılarak yaralar iyileştirilmiştir. Fakat tedavide kullanılan türleri farklıdır. E. Angustifolium türü zehirli olup hiçbir şekilde tedavide kullanılmaz. Fakat tıbbi türleri; genel olarak mesane, prostat iltihaplarında, döl yatağı kanseri ve böbrek hastalıklarında kullanılmaktadır. Haricen yaralara lapası sarılır şayet sinir otu, koyungözü otu, hamamelis yaprağı ile kullanılırsa daha etkili olur ve merhemi de yapılabilir. Normalde salatası yapılıp yenebilmektedir.
Bu yazı Gezgin Dergisi’nin 2010 yılının Mart sayısında yayımlanmıştır.