Pazar , 3 Kasım 2024

Yaşlı Avrupa Beyefendisi : Haydarpaşa Garı

Yola çıkacağımızın sabahı erkenden kalkıp hazırlamıştım bavulumu. Trenle Eskişehir’e gidecektim. Buluşma yerimiz Haydarpaşa tren istasyonu. Eminönü’nden bindiğim vapur yaklaşırken Kadıköy’e Haydarpaşa’nın etrafını sisler kaplamıştı. Zaman sanki geriye sarmaya başlamıştı. Nedendir bilinmez hüzünlendiriverir bu istasyon beni? İnsanın hayatında ki en acı şey sevdiklerinden ayrılmaktır ya, sanki bu garda iyi yada kötü ayrılığa hizmet ettiğinden sinmişti taşlarına her bir ayrılığın elemi. Merdivenleri çıkarken tek tek, kendimi kaptırmıştım telaşa. Vitray camlardan süzülerek içeriye dolan ışıkla aramaya başladı gözlerim arkadaşımı. Birbirimize doğru ilerlerken aynı ifade vardı yüzlerimizde.Yavaşça sordum. Neden tedirginiz? Bilmem… dedi tek bir kelimeyle.

Yazı: Nurya Çakır – Fotoğraflar: Oğuz Metehan Kurt – Şefkat Çelebi

gezgindergi-genel-haydarpasa-gari (8)

Trenin kalkmasını beklerken bir yandan istasyonu gezmeye başladım. 1906 yılında yapılmaya başlayıp, 1908 yılında tamamlandığını öğrendiğimde şaşırdım, yani 100 yıllık bir yapı olmasına rağmen bende çok daha eski yıllara ait olduğu izlenimini uyandırmıştı. Sanırım bana bu hissi veren şey İstanbul’daki diğer binaların mimari yapısı idi. İki Alman mimar Otto Ritter, Helmut Conu ve İtalyan taş ustaları tarafından yapılan bu istasyonun süsleme ve vitraylarını yine bir Alman, Linneman yapmıştı. 1700’lü yıllarda keşfedilip kullanılmaya başlayan tren ve istasyonlarının yanında Haydarpaşa Garı’nın ne kadar genç olduğunu farkettim. Zamanın Bağdat Demiryolu’nun başlangıcı olarak inşa edilmişti ve aynı zamanda İstanbulŞam- Medine (Hicaz Demiryolu) nun da seferlerinin yapıldığı istasyondu.

gezgindergi-genel-haydarpasa-gari (5)

II. Abdulhamit zamanında yaptırılmaya başlayan gar ve mendirek, bittiğinde II. Abdulhamit tahttan indirilmişti. III. Selim’in paşalarından Haydar Paşa’nın adı verilmş bu gara. I. Dünya Savaşı’nda 1917 yılında yapılan saldırıda binanın büyük bölümü zarar görmüş. 1979 yılında Independente adlı tankerin bir gemiyle çarpışması sonucu binanın kurşun ve vitrayları zarara uğramış. En son 1983 yılında onarılan Gar günümüzde onlarca seferin düzenlendiği tarihi bir mekan.

Trenin kalkış zamanı gelmiş, arkadaşımla vagondaki yerimize yerleşmeye başlamıştık. Yerime oturmaya çalışırken bir yandan kendimi evimdeki odama düzen veriyormuş gibi hissettim.

Hemen sahiplenivermiştim kompartımanımı.

gezgindergi-genel-haydarpasa-gari (3)

Bana evim gibi değil belki ama, sanki büyükannemin evine gelmiş hissi verdi. Kış mevsimi olması, odanın sıcaklığı, nemli kokusu, farklı mekanlarda hızla geçen zamana inat, çok yavaş ilerleyen anlarıyla bu duyguyu bende uyandırmıştı sanırım. Pencerenin kenarındaki koltuğa oturduğumda tren kalkmaya başlamıştı düdük sesleri eşliğinde.

Gidilecek yerde bir düğün alayı beklese de beni ya da Selamsız Bandosu karşılayacak sizi deseler de birkere o hüzün çökmüştü içime. Camdan dışarı bakarken sanki, bu zamana kadar gelipte bu tren istasyonunda yolculuk yapan herkesin gölgeleriyle karşılaştım, ve kendimi o gölgelere el sallarken buldum. Bundan sonraki trene binecek ve bu mekandan ayrılacak olanlara ben de bu gölgelerle el sallayacaktım. Adeta bu mekandan yaptığım yolculukla ben de kayda alındım ve bu film içindeki rolümü almış oldum.Tedirginliğim hâlâ devam ediyordu. Kendimi rahatlatmak için kitabımı elime aldım. Bir zaman sonra yaptığım şeyin sadece satırlar arasında gezinmek olduğunu farkederek kitabı elimden bıraktım. Tren iyice hızlanmıştı. Manzarayı yakalayabilmek için olanca dikkatimle bakıyordum. Birkaç saniye geçmiyordu ki görüntüleri kaybediyordum zihnimden.Üç beş derken kendimi bir tünele girerken buldum. Tünele girmesine girmiştim ama tren çıksa da ben çıkabilecek miydim acaba? Trenin tüneli, benim ruhumun solucan geçiti oluverdi bir anda.

gezgindergi-genel-haydarpasa-gari (9)

Görüntüler geçiyordu bir bir ve ben onları yakalamaya çalışırken bir yandan gelenleri kaçırmamalıydım. Geçmişin elem ve acısı, geleceğin endişesiyle karşılaştım o an. Bütün bunlar ne kadar hızlı olsa da kendi içerisindeki anlarında ruhumda ne kadar uzun bir zaman hissi uyandırmıştı? Bütün bunlara dayanacak takatim kalmamıştı. Tüketmiştim sabrımı… Birden arkadaşımın seslenişiyle kendime geldim. İyi misin dedi, yüzündeki ifade hiç de sana ait değil, dedi. Ödünç aldım dedim.

gezgindergi-genel-haydarpasa-gari (10)

Tren yolcu almak için dururken bilmem hangi istasyonda, film kareleri gibi fotoğraflar yakalamıştım. Hala var mıdır böyle insanlar dedim. Baktığınızda sanki yıllardır tanıyormuşsunuz izlenimi veren, onun için merak etmezsiniz o insanları. Siz onlara ilginç gelirsiniz.

Çoğunu yıllarca seyretmişsinizdir filmlerde. Elindeki pazar çantasında saklı sandiviçleriyle. Birden aklıma Nazım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları geldi. Şayet o yazmasaydı, elbet ben yazardım dedim kendi kendime.

Haydarpaşa Garında 1941 baharında
Saat on beş
Merdivenlerin üstünde güneş
Yorgunluk ve ateş…

Biraz uzanayım dedim. Yataklı ya kompartımanımız…
Gözümü zorla yummaya çalışırken,

Bir kere ben
Çok uzun bir tren yolculuğunda evimdeki yatağımı düşünüp uyuyamamıştım
Bu gece neden uyuyamıyorum evimdeki yatağımda….

diyordu Melih Cevdet, ben de onun gibi uyuyamıyordum. Ben neden böyle bir ruh haline büründüm diye düşünmeye başlamıştım ki, trenlerin yaşattığı bu duyguların hazır birer raylı hayat stüdyoları tarafından sunulduğunu farkettim. Her ne kadar bir ulaşım aracı olarak icat edilmişse de bu makine farklı bir ruha sahipti. Ulaşım onun görünen yüzü, herkeste ayrı duygular uyandırması ve her vagonunda farklı yaşam dilimleri sunması sanki onun sırlı yüzüydü. Hayatın içinde akıp giden, her vagonunda farklı zamanlar sunan, pek çok hikayeye kaynak, pekçok esere de hikaye olan trenler…

gezgindergi-genel-haydarpasa-gari (11)

Ve Haydarpaşa Garı geldi aklıma.

O el salladığım gölgeler… Haydarpaşa Garında Haydarpaşa Garı heyecanla dolar boşalır
Her gün her gece
Sevinçle keder sarmaş dolaştır
Haydarpaşa Garında
Gözler dolu dolu.

Haydarpaşa Garını çınlatır düdük sesi
Bu ses kalbleri delip geçer acı acı
Tekerlerin tika takları
Hızlanır yavaştan
Renk renk mendiller sallanır havada
Çırpınan kuşlar gibi.

Haydarpaşa Garında vagonlar dizi
Buğulu gözler dolusu insanla kalkar
Kimini onlarca yüzlerce kişi uğurlar
Kimini tek bir kişi
Kimini de güvercinlerle martılar

gezgindergi-genel-haydarpasa-gari (7)

Haydarpaşa tren istasyonu, taşı toprağı altın İstanbul’umuzun hayallere açılan kapısı oldu yıllarca. Kiminin rüyasının başlangıcı, kiminin hayallerinin bittiği yer oldu. Ayrılıklar yaşadı. Kavuşmalarla sevindi. Şimdi 100 yaşında ki bu görmüş geçirmiş Avrupa Beyefendisi görevini tevdi etmek zorunda bırakıldı. Çünkü Marmaray Projesi kapsamında istasyonun Gebze’ye taşınma kararı alındı. İnsanlar gibi… Yerine gelecek genç ve hızlı taşıma aracıyla, görevinden terhis ediliverdi, Haydarpaşa. Bu mekan ismini bir Paşa’dan aldı, ama bir insan gibi kaderini de alacağı kimin aklına gelirdi. 2009 yılında garın kapatılarak müzeye dönüştürüleceği, ve İstanbul manzaralı bu mekana yat limanı, fuar ve kongre merkezi, hastane ve otelleri içinde barındıran bir kompleksin yapılacağı söyleniyor. Anlayacağınız bir ölüyü ziyaret eder gibi Haydarpaşa Garı’nı bundan sonra müze olarak gezeceğiz.

Gezgin Dergi – Bu yazı 2007 yılının Aralık ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 11. sayısından alınmıştır.

Yazar : NURYA ÇAKIR

Yazar, hat sanatçısı, Gezgin Dergi editör...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir