Cuma , 29 Mart 2024

Bir daha bakmak

Fotoğrafın sanatla kesiştiği köşe / Halit Ömer Camcı

‘Sanatın neresindedir fotoğraf ve sanat mıdır aynı zamanda?’

Çok alıştık farkındayım! Bir makinenin düğmesine bastığımızda, bastığımız ‘saniyenin binde biri’ aralığında ne olduğunu akletme ihtiyacı dahi duymuyoruz artık. O kadar kanıksadık ki. Bir görüntüyü üretmeyi değil üretmeden yaşamayı aklımız almıyor bu saatten sonra. Halbuki ilk kare.. Bir kağıda bile değil bir duvarın beyaz kirecine düşen ilk fotoğraf karartısı.. Hem de bir günün üçte biri kadar süren uzuun bir zamana yayılmış pozlamayla. Sonra o duvara düşen arka bahçe görüntüsü.. Bunun hayal mi halüsinasyon mu, bir büyü mü yoksa simya mı olduğuna karar verememe hali.. Bütün bunları hatırladığımızda fotoğrafın hayatımızın ne kadar da içinde yer aldığını; ondan öncesini, insanlığın onsuz bir zaman aralığı yaşamamışlığını kabullenişe geliyor neredeyse. Bir erkeğin baba olduktan sonra artık hep baba olması gibi bir durum. Babalık ve fotoğraf. İki güzel kelime yan yana ne de hoş duruyor.

basel-isvicre-halit-omer-camci-gezgindergi

Baba olmakla fotoğrafın ne ilgisi var diyeceksiniz! Söyleyeyim.

Bu soru ile doğru fotoğraf / sanat olan fotoğraf nedir? sorusunun cevabı hemen hemen aynı cümlelerle açıklanabilir. Bir hastane odasında çocuğunu ilk kez gören bir babanın dönüp dönüp ona bir daha, bir daha bakması gibidir doğru fotoğraf. Böyle bakılası bir görüntüyle karşılaşan fotoğrafçı denklanşöre bir aşkınlık ruhu ile bastığında karşımıza çıkan ürün: yüzyıllarca bakılacak, ilk görüldüğünde zihinlerde yer edilecek fotoğraftır.

belcika-halit-omer-camci-gezgindergi

Bir müzede, bir tablonun yada bir mozaik’in önünde saatlerce durabiliyorsak, dönüp dönüp tekrar ona bakabiliyorsak, müzeden çıktığımızda aklımızda sadece o eser kalabiliyorsa buna biz ‘sanat’ adını veriyoruz. Fotoğraf da öyledir. Bir dergide, kitapta, bir reklamda, sergide gördüğümüz bir fotoğraf gözlerimizi kapattığımızda zihnimizde canlanıyorsa o fotoğrafa kelimenin tam anlamıyla ‘fotoğrafın sanat olduğu kare’ imini yapıştırabiliriz. Bizi sarsan, bize sorular sordurtan, hatrımızdan çıkmayan, bakıp bakıp durabildiğimiz, herkese anlattığımız o kare; bizde yankısını bulmuş bir beste, zihnimize kazınmış bir Leonardo tablosu kadar legal ve ulaşılmazdır. Da Vinci’nin bir fotoğraf makinesi kullanmasını ne kadar isterdim.

bosna-halit-omer-camci-gezgindergi

Bir babanın dönüp dönüp her bahane ile çocuğunu anlatması boşuna değildir. O çocukta gelecekte varolmanın simyası gizlidir. Baba olmak, sıradan bir erkek olmaktan kurtulmaktır. Evlatla geçirilen ilk gün tamamlanmışlık hissinin yaşandığı en yoğun zamandır. Yeryüzünde bulunmuş olma en derin anlamına ulaşmıştır. O zaman ortaya hep bakılacak, güzelliklerle anılacak, bir ‘yapıt’ çıkmıştır. Biz buna çocuk yada fotoğraf diyebiliriz. İnsan, şüphesiz eserindedir. Her fotoğrafta o fotoğrafı çekenden bir iz, her evlatta babasından bir hatıra saklıdır.

Sanatın fotoğrafla buluştuğu yer, babanın evladına defalarca baktığı noktadadır.

kirim-halit-omer-camci-gezgindergi

Halit Ömer Camcı / Biyografi

1975 Ordu doğumlu olan Halit Ömer Camcı fotoğraf çekmeye ’95 yılında başladı. 2000 yılı İstanbul Üni. Edebiyat Fakültesi mezunu. On yılı aşkın süredir bir çok dergide fotomuhabirliği / fotoeditörlük, bazı sinema filmlerinde set fotoğrafçılığı yaptı. Chicago, Cakarta, Şam, Colombia, Minesota ve İstanbul’da sergiler açtı. Tarık Zafer Tunaya, Atatürk Kitaplığı, Yerebatan Sarnıcı gibi yerlerde fotoğraf gösterileri ve söyleşiler yaptı. Bir kısa filmi ve birçok yarışmada ödülü bulunan Camcı, Türkiye şehirlerinin tamamına yakınını ve onlarca ülkeyi fotoğrafladı. Hz. Mevlana, Lale, İslam Mimarisi, Türkiye Çiçekleri, Kutsal Yolculuk-Hac, Medreseler, Yüzyılların Başkenti İstanbul.. çalıştığı fotoğraf konularından bazılarıdır. Birçok albüm kitaba imza atan sanatçı Bilim Sanat Vakfında bir dönem fotoğraf okumaları dersi verdi. Camcı, bir yılı aşkın bir süredir Gezgin/Kültür dergisinin yayın yönetmenliğini yapmaktadır. Hayran olduğu bir oğlu var.

tayland-halit-omer-camci-gezgindergi

Bir daha bakmak – Bu yazı, 2008 yılının Mayıs ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 16. sayısından alınmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir