Sonbahar
Durgun havuzları işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle, ufkuna bak.
Düşünme mevsimi inleten rengi
Elemdir mest etsin ruhunu
Eser rüzgarların durgun ahengi.
Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver. / Ahmet Hamdi Tanpınar
Ne güzel söylemiş Ahmet Hamdi Tanpınar yukardaki dizelerde. Yine bir sonbahar aylarına girdik. Eylül ile başlayan süreç Ekim ve Kasım ile devam ediyor.
Her yerde sonbaharın izlerini görürken soğuyan hava, yağmur ve yüzünü göstermeye başlayan kış bizleri bekliyor.
Gezgin ailesi olarak bu havaların hem gezmek hem de yeni yerler keşfetmek için en güzel dönemlerden biri olduğunun farkındayız. Özellikle ormanlık alanlar, dökülen yapraklar, hafif soğuk iklimler ve melankoli için en uygun mekanlar bizim için.
Gezgin için mevsimin önemi yok. Her mevsim yeni yerler keşfedip, yeni dünyalara yelken açabiliriz. Mevsime göre giyinip, şartları göz önüne alırsak bir sorun da yaşamayız.
Her ne kadar sonbahar genelde hüzün ayı olarak bilinse de ilkbaharda yeşeren, yaz aylarında coşan tabiatın dinlenme mevsimine geçişini de simgeliyor. Bu aylarda ağaçlar yapraklarını dökerken, hayvanlar da kış uykusuna yatarak kışın zor şartlarını daha rahat geçirmeyi planlıyor.
Sonbahar tabiat için hayata kısa bir ara gibi görünse de yeniden doğuşun yaşanacağı ilkbahar aylarına hazırlıkların yapıldığı bir geçiş sürecidir aynı zamanda.
Biz de insan olarak hazırlıklarımızı yapıp, enerji toplayıp yeni ufuklara doğru yelken açabiliriz bu aylarda. Bir yandan yeni yerler keşfederken diğer yandan kendi içsel yolculuklarımıza da çıkabiliriz.
Zaten dünya da bir yolculuk değil midir bizim için?
Başlangıcı ve sonu olan güzel bir yolculuk…
Gezgin Özsözler : 93. Sayı – Bu yazı 2014 yılının Kasım ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 93. sayısından alınmıştır.