Cuma , 4 Ekim 2024

Kar Helvası

Yazı: Ali Çolak – Fotoğraf: Adnan Çalışkan – Halit Ömer Camcı

Dışarıda hararet (eskiler böyle derdi, harika bir kelimeydi) 40 dereceyi geçmiş. Nefes almak kâbil değil. İnsanın her şeyi bırakıp hatta giysilerinden de soyunup kaçası geliyor. Nereye mi? Ne bileyim, oksijen olan bir yere, bir dağ başına, yaylaya, bir çam ağacının dibine, dere kenarına… Kaçıp derin bir nefes almalı, yoksa boğulmak işten bile değil.

Hal böyleyken bir edebiyat yazısına başlamaya yahut adı ortalıkta dolaştırılan yeni kültür bakanı namzetlerinin ne kadar gülünç olduğunu yazmaya ne gönlüm elverdi ne de elim gitti. Sonra, bu dehşetli ve boğucu sıcaklarda öyle bir şey yazayım ki, hem benim hem de okuyanların içi serinlesin dedim. ‘Kar helvası’ buradan çıktı.

gezgindergi_kultur_kar_helvasi (2)

Çoğunuz bilmezsiniz, bu kar helvası bizim Aydınlıların icadıdır ve hakikaten en az halk türküleri yahut pişmaniye kadar (pek sevgili bir dostum, Türk insanının en büyük icadı, halk türkülerinden sonra pişmaniyedir, der) önemli bir vakıadır. Şimdi size onu nasıl tarif edeyim, ah! Bir kerecik olsun tatmak; kavurucu sıcak altında buz gibi serinlemek, ölürken yeniden hayat bulmak, bayılıp pörsümüşken dirilmek lazımdır… Aynen böyledir, bir hayat iksiridir kar helvası. Helva dedikse bildiğimiz helvalarla uzaktan yakından ilgisi bulunmaz.

gezgindergi_kultur_kar_helvasi (4)

Yazları Aydın’ın ilçelerinde, kasabalarında o allı pullu, tenteli seyyar arabalarıyla çarşı içlerinde, köşe başlarında görürsünüz kar helvacıları. Kütür kütür kar soğukluğuyla insanın içini üşütür dururlar. Kıştan, yaylalarda sıkıca basılıp derin kuyulara salınan kar çuvalları, yazın yerinden çıkarılıp şehre indirilir. O doğallığından hiçbir şey kaybetmemiş pütür pütür kardan, dünyanın en ucuz, en kolay, en hoş ve en soğuk yaz yiyeceği/içeceği yapılır. Bir su bardağı kar ve bilmem kaç gram vişne şurubu… Hepsi bu! Kar helvacı, kar kütlesine sürterek bir bardak kar doldurur, sonra üstüne birazcık vişne şurubu gezdirir, bir de kaşık saplayıp elinize verir. İşte saadet o zaman başlar. Topaç topaç karları kaşıklarsınız, boğazınızdan aşağı indikçe vücudunuza bir üşümedir yayılır. Bir yandan vişnenin tadı, öbür yandan dişlerinizin altında gırt gırt öten karlar. Midenize kadar uzanan serinlik, bütün vücudunuzu sarar. Hatta ağzınızın donduğunu hissedersiniz. Birazdan kar topaçları biter, bardağın dibinde buz gibi bir vişne şurubu kalır. Onu bir dikişte içersiniz. Tüyleriniz diken diken olur. Kesmez, bir bardak daha! dersiniz. Ve o bilmem kaç derece sıcakta, içiniz buz tutmuş, vücudunuzun bütün harareti sönmüş olarak kalkarsınız kar helvacının başından.

Dedim ya, tatmayana anlatmak zordur böyle bir lezzeti. Kar helvası, hakikaten bir efsanedir. Halk dehasının tartışmasız en büyük icatlarından biridir. Hiçbir içecek, harareti onun kadar söndüremez, onun kadar ucuz ve doğal bir serinlik verici nesne daha yoktur. Hâlâ var mı bilmem, benim çocukluğumda kar satıcıları da olurdu. Seyyar arabalarına kar çuvallarını doldurur, köyleri, mahalleleri dolaşır, ‘Karcııııı!’ diye bağırırlardı. Kadınlar çocuklar koşar, büyükçe bir dilim kar alır dönerlerdi. Kar kalıplarını hart hart, testereyle keserdi adamlar. Sonra evlerde vişne şurubuyla, pekmezle, dut şerbetiyle kar helvalazrı yapılırdı. Daha buzdolabı filan yoktu ya, sular da aşılanıp soğutulurdu karla. O nefes alınmaz temmuzlarda, ağustoslarda, o kavurucu ikindi sıcaklarında acayip bir şölen olurdu karcının mahalleye gelişi. Pat pat motoruyla, deniz esintisi gibi bir serinlik bağışlar giderdi.

gezgindergi_kultur_kar_helvasi (1)

Bugünlerde yolunuz Aydın’a, Nazilli’ye, Köşk’e, Germencik’e, Yenipazar’a, Sultanhisar’a, Atça’ya düşerse, bir kar helvası yemeden geçmeyin. O serinlik içinizi diriltmNazilli’ye, Köşk’e, Germencik’e, Yenipazar’a, Sultanhisar’a, Atçaeye yetecektir bir zaman. Yalnız bir şey var! Korkum o ki şu küresel ısınma dedikleri şey, gelip bizim yaylalara da kurulacak. Kar yağmayacak, kuyulara kar çuvalları sarkıtılmayacak ve yazların ebedi serinliği o kar helvası tarihe karışacak. Olmaz, dilerim olmaz… Bakın şimdi aklıma geldi. Neden memleketin her yerinde her nesnenin festivali var da, benim memleketimde yazların büyük hükümdarı kar helvasının festivali yok? Olmalı, acilen olmalı… Üstelik Atilla Koç gibi bir bakanları varken hemşehrilerim hemen harekete geçip yazın şu kavurucu günlerini adamakıllı serinletecek bir ‘kar helvası festivali’ni hayata geçirmeli. Bakalım hangi ilçe hızlı davranıp gerçekleştirecek bunu!

Kar Helvası – Bu yazı 2007 yılının Eylül ayında yayınlanan Gezgin dergisinin 8. sayısından alınmıştır.

Yazar : GEZGİN YAZAR

Türkiye'nin Gezi, Seyahat ve Fotoğraf Dergisi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir