Yazı: Nurya Çakır – Fotoğraf: O. Metehan Kurt
Dünya tarihine 600 yıl yön veren büyük Osmanlı rüyasının ilk görüldüğü şehir.
Şehrin antik çağdaki hayatı tarih kaynaklarında Bilecik’i de kapsayan Bitinya bölgesinin genel tarihi içinde gösterilir. Şehir Mısır, Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Makedonya, Bitinya Krallığı, Roma ve Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı Devleti gibi büyük medeniyetlerin kültürlerinden izler taşımaktadır. Bilecik’in bilinen ilk adı Belekoma’dır.
Çok sayıda arkeolojik ve tarihi esere sahip olan şehirde ilk dikkati çeken eserler Osmanlı döneminde yapılan camiler, türbeler, hanlar, hamamlar, sivil mimari örnekleri ve imaretler gibi mimari yapılardır.
Sultan 2. Abdulhamid’in yaptırdığı saat kulesi, Bizans’lılar tarafından ortaçağda yaptırılan Belekoma Kalesi, Şeyh Edebalı, Ertuğurul Gazi, Malhatun, Dursun Fakıh, Kumral Abdal ve Mihal Gazi türbeleri, Osmaneli-Selçik içmeleri, Söğüt Çaltı kaplıcası, Kömürsu-Kamçı-Sofular ve Çiçekli yaylaları Osmanlı’nın kuruluşuna ev sahipliği yapan Bilecik’te görülmesi gereken yerler arasında ilk sıradaki isimlerdir.
Şeyh Edebalı’nın göğsünden bir hilal doğar. Yükselerek göklere çıkar ve dolunay halini alır. Ardından Osman Gazi’nin gösüne girerek oradan bir ulu çınar olarak çıkar. Çınarın dalları bütün dünyayı kapladığında Osman Gazi uyanır. Şeyh’i Osman Gazi’ye hakimiyeti bütün dünyayı kaplayacak bir devletin kurucusu olacağını müjdeler. Bu rüyanın görüldüğü ve bu müjdenin gerçekleştiği yer Bileciktir.
Plaka 11 / Bilecik – Bu yazı 2008 yılının Mayıs ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 16. sayısından alınmıştır.