Cuma , 29 Mart 2024

Rotanın Biraz Dışı: Gent, Brugge ve Antwerpen

Yazı : Özden Karababa Fotoğraflar : Özden Karababa – Peter Bosland

Belçika’yi ziyaret etmeyi planlıyorsanız tipik rotanın biraz dışına, Flamanların dünyasına doğru çıkıp nefis bir hafta geçirebilirsiniz. Başkent Brüksel’e çok yakın, trenle ulaşılıp bir kaç günlük konaklama planı yapılabilecek 3 güzel şehir sizi bekliyor olacak. Gent, Brugge ve Antwerpen.

Genel olarak tüm şehirlerde yapılabilir tavsiyelerim şu şekilde: Hemen şehirdeki information büro’yu bulun ve şehrin highlight’larını ve kendi zevkinize uygun olanları işaretleyip gezi planı yapın.

Geziye çıkmadan önce gideceğiniz tarihlerdeki etkinlikleri internetten araştırın. Beğeninize uygun bir gösteri, konser vb. yakalarsanız bir akşamı şehir sakinleriyle beraber keyifli bir şekilde geçirebilir, oraya ait yaşam tarzına bir miktar tanıklık edebilirsiniz.

Küçük şehirleri yürüyerek veya bisikletle keşfetmek en güzeli. Yine de şehrin içinde nehir veya kanal varsa mutlaka tekne turlarına katılmanızı tavsiye ederim. Şehri başka bir açıdan görmek her zaman keyif verici.

Şehrin tarihi ve mimari dokusunu görmek için önemli katedral ve kiliseleri görmeyi atlamayın. Bazen gördüğünüz detaylar baş döndürücü olabiliyor.

Brüksel’den trenle sadece yarım saat olan Gent ile başlayalım. Orta Çağ boyunca Avrupa’nın en zengin ve güçlü şehirlerinden biri olan Gent, şu an çeyrek milyonluk nüfusu ve tarih kokan sokakları ile kalbinizi hemen fethedecek. O dönemin zengin tüccarları tarafından yaptırılan kiliseler ve binalar tüm görkemi ile şehri süslemeye devam ediyor. Gent aynı zamanda  50,000’den fazla öğrenci nüfusu ile bir üniversite şehri.

Ortaçağ’dan kalma St. Michael Köprüsünden Gent’teki meşhur “üç kule”yi, kanal boyunca uzanan meşhur Graslei ve Korenlei caddelerini ve küçük limanı fotoğraflayabilirsiniz. Köprüden en önde St. Nicholas Kilisesi, arkasında Belfry ve en sonda ise St. Bavo’s Katedralini de göreceksiniz.

Şehrin bağımsızlık ve güç göstergesi  olan meşhur Belfry yada Belfort adlı kule devasa çanlarıyla uzun yıllar çevreyi gözetlemek için kullanılmış. Kule 1999 yılından bu yana bölgedeki diğer 29 kuleyle birlikte UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.

St. Bavo’s Katedrali’ni mutlaka görün. Katedral önce 942 yılında inşa edilmiş, sonra 1038 yılında romanesk tarzda ilaveler yapılmış. Nihayet yetersiz kaldığı görülünce bu sefer 15 ve 16. yüzyıllarda Gotik tarzda eklemeler yapılmış. Ancak katedrali önemli kılan özelliklerinden birisi de Jan ve Hubert Van Eyck kardeşler tarafından yapılan meşhur “Mystic Lamb” tablosu. “Gent Altarı” olarak da adlandırılan bu eser tanrıya sunulan adaklarla ilgili bir dizi resimden oluşuyor.

Gent’te bir sokakta Ankara, İstanbul gibi isimleri olan yan yana dizilmiş restaurantlarda Türkiye özleminizi giderebilirsiniz. Belçika mutfağının en meşhurları arasındaki midye ve mayonezli patates kızartmasını bu küçük şehirlerde bulacaksınız. Bu bölgeye özgü bir şekerleme mor renkli konik biçimli “neuzen” denilen bir şekerleme. Ben tadına bayıldım.

Şehrin en güzel noktası Graslei. Burası ortada kanal ve her iki yanında uzayan Graslei ve Korenlei caddelerinden oluşuyor. Sonunda da tarihi küçük liman var. Aksamları nehrin kenarı öğrencilerle dolu.  Siz de sohbete eşlik edebilirsiniz.

Gent’te 2-3 günlük gezinizi bitirdikten sonra biraz daha büyük şehir havası almak için sadece 60 km. uzakta olan Antwerpen’e geçebilirsiniz.

Neredeyse tüm flemenk şehirlerinde şehrin kalbi olarak belirlenmiş bir pazar meydanı bulunuyor. Grote Markt (Büyük Pazar) olarak adlandırılan bu meydanlarda hala belli günler açık pazar kuruluyor. Meydanın etrafı cafeler ve restaurantlarla çevrili ve tam ortada da klasik olarak bir heykel bulunmakta.

Meydana çok yakın Flamanların en büyük katedrali olan Onze Lieve Vrouwe mutlaka görülmeli. 1351 ‘de yapımına başlanmış olan bu katedral resmi olarak hiç bir zaman bitmemiş olan gotik, ronesans, barok ve rokoko mimari tarzlarından örnekler barındırıyor. Burada Rubens’in yaptığı mermerden Madonna heykelini de göreceksiniz.

Sanat merakınız varsa 14.yy Flemenk ustaların eserlerini görebileceğiniz Royal Museum of Fine Arts’ı mutlaka listeye alın. Buraya 3-4 saat ayırmak mantıklı olur. Arada acıkırsanız dışarıda sağ taraftaki trafik ışıklarının yanında bir büfe göreceksiniz. Sahibi Türk olan bu küçük büfede tadına doyamayacağınız tostlarla enerji toplayıp, müzeye geri dönebilirsiniz. Ayrıca Antwerpen’de ünlü Barok ressam Peter Paul Rubens(1577-1640)’in eserlerini şehrin birkaç farklı noktasındaki kiliseler müzeler ve tabii Rubens’in kendi evinde görebilirsiniz. Yüzyıllar sonra bu sanat dehasının izini sürmek isteyenler için iyi bir fırsat. Ayrıca Momu Moda müzesi, Ulusal Denizcilik Müzesi görülebilir.

Bunun dışında Opera binasını görmek isterseniz, kaldığınız tarihlerde bir gösteri var mı diye mutlaka bakın. Kırmızı koltukları kat kat balkonları ve localarıyla sizi altın çağa taşıyacak binayı seveceksiniz.

Müzeleri, kiliseleri, alışveriş merkezleri, cafeleri, restaurantları ile sizi bekleyen şehirde 2-3 gün kaybolmak çok ideal.

Ve son durağımız Antwerpen’den 94 km. uzaktaki Brugge. Aslında bu üç şehir haritada tam bir üçgen oluşturuyor. İlk önce Antwerpen, sonra Brugge ve sonra Gent gibi bir sıra da izlenebilir.

Bu ortaçağ şehri Unesco tarafından dünya mirası listesine alınmış. Brugge tam bir masal şehri. Bu kadar sevimli bir o kadar da romantik bir şehir daha gördüm mü acaba diye düşünüyorum. Henüz bulamadım.

Meydanda Belford saat kulesi, eski Flemenk duvar resimlerini görmek isterseniz Bruggemuseum ve Kutsal Kan Basilika’sı görülecekler arasında. Burada da Lieve Vrouw kilisesini ziyaret edebilir, St.Saviour’s katedralini görebilir üzerine de kanal turuna katılabilirsiniz. En güzeli kendinizi bırakın sokağa ve ilginizi çeken tüm sokaklardan geçerek şehri keşfedin.

Molalarda yüzlerce çeşit içecekleri ve özel Flemenk patates kızartmaları sizi bekliyor olacak. Şimdiden iyi geziler. Etkinlikleri önceden araştırmayı unutmayın.

Bu yazı 2012 yılının Mayıs ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 63. sayısından alınmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir