Cumartesi , 23 Kasım 2024

Avusturya’da Osmanlı İzleri: Riegersburg Kalesi

Yazı: Veysel Türk – Yaşar Şadoğlu Fotoğraflar: Yaşar Şadoğlu

Avusturya’da iz sürmeye devam ediyoruz. Güneşli bir Nisan günü, Graz istikametinde yol alıyoruz. Avusturya-Osmanlı mücadelesinin en yoğun geçtiği topraklar buralar. Durağımız, Viyana`dan 150 km  mesafede, Graz istikametinde bulunan Riegersburg Kalesi. Bir müddet sonra  hedefimize varıyoruz. Kale, sarp kayalıklar üzerinde kurulmuş müstahkem konumuyla heybetli bir şekilde önümüzde…

Kale, günümüzde turistik amaçlı kullanılmaktadır. Kaleye yaya çıkılabilindiği gibi, teleferik ile de çıkılabilinmektedir. Bizler de teleferikle çıktık. Kale oldukça güvenli yapılmış, çevresi su kanalı ile korunmuş. köprü ile ikinci  bir kapıdan içeri giriliyor.

Kaleyi ziyaret edenler, ilk olarak, kalenin dış duvarında,  ana kapının yan tarafında bulunan pencerede, yakasında ay yıldız olan bir Osmanlı askeri (yeniçeri) ile karşılaşıyorlar.

Kale 482 metre yüksekliktedir. Kalenin ana kapısından  içeri girdikten sonra, sol tarafta demir parmaklı penceresi olan ve kapısı kapalı bir oda dikkatimizi çekti. İçerisi karanlık olmasına rağmen, odada ki figürler dikkati çekiyordu. Fotoğraf makinesi flaşı ile odayı aydınlattık. Karşımızda tam bir oryantalist sahne duruyordu. Bir şark odası. Zenci hizmetkarın hazır beklediği, hanımıyla nargile ve  kahve içen Türkün canlandırıldığı bir şark odası…

Riegersburg Kalesi’nin tanıtım bröşürlerinde, ‘Hıristiyanlığın  en kuvvetli kalesi’ ifadesi kullanılmakta, 1664 Magersdorf Türk savaşına atıfta bulunulmaktadır.

Kale’nin önünde bulunan bahçe duvarlarında mermer kitabeler yer almaktadır. Bahçede ayrıca değişik zamanlarda yapılan savaşlar anısına taşlar yerleştirilmiştir.

Bu taş ve kitabelerde özetle, Birinci ve ikinci Viyana kuşatması sırasında ve değişik tarihlerde Türklerin taarruzları konu edilmekte, abartılı ifadeler kullanılmaktadır.

Ziyaretimiz bittikten, fotoğraflarımızı çektikten sonra, Avusturya’da az bulunur güneşli bir Nisan gününün keyfiyle kaleden yürüyerek iniyoruz. Son olarak, teleferikle çıktığımız, arabamızı park ettiğimiz noktada bulunan kafede kahvelerimizi içiyoruz.

Bu yazı 2010 yılının Aralık ayında yayınlanan Gezgin Dergisi’nin 46. sayısından alınmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir