Cumartesi , 20 Nisan 2024

Kahverengi Bir Rüya Kayrevan

Tunus’un alıştığımız mavi ve beyaz rengine kahverenginin de katıldığı, uzun bir geçmişe ve dolayısıyla dolu bir hafızaya sahip tarihi şehri Kayrevan bu günlerde munis ve dingin. Hayatın yoğun akışına bir mola verip sükunetle dolu birkaç gün yaşamak isterseniz, yönünüzü Kayrevan’a çevirmeniz iyi bir fikir olabilir. Tunus’un Kayrevân şehri İslâm’ın Afrika’da ilk karar kıldığı yer. İslam medeniyetini Afrika coğrafyasına, Fas’a ve dahi Endülüs’e taşıyan şehir olarak tanımlanabilir. Şehrin kuruluşu ilk Arap fütuhatı zamanlarına, miladi 670 yılına tesadüf ediyor. Emevîlerin İfrîkıyye vâlisi Ukbe b. Nâfi’nin sonuna kadar İslam için müstahkem bir mevkî (kayravân) olacak bir şehir kurmak hayali bu şehirde vücut buluyor.

Yazı: Şefkat Çelebi
Fotoğraflar: Halit Ömer Camcı 

Kayrevan’ın bir Roma wköyü olan Kamūda veya Kamūnia’nın yerine veya civarına kurulduğunu ifade edenler var. Hatta yeni şehrin yapımında bu köyün kalıntılarından faydalanılmış. Efsaneler ise şehrin mevkiinin tespitini tamamen Ukbe bin Nafi’nin geniş görüşlülüğüne bağlıyorlar. Buna göre Kayrevan vahşî hayvan ve yılanlar ile dolu, çalılıklarla örtülü metrûk bir mahaldi. Bu mahalde mola veren Ukbe’ye câminin kıble ve mihrabın yönünü ve halkın yaşaması için gerekli olan su kaynağını gösteren bir tayf göründü. Başka bir söylenceye göre atının ya da Uta ismindeki köpeğinin eşelediği yerden fışkıran su bir işaretti. İşte bu yüzden “Mâu’l-feres” (atın bulduğu su) bir bölgenin, Bi’r-i Uta; (Uta kuyusu) bir kuyunun adı olarak şehrin efsanevi tarihinde gereken yerlerini aldılar.

Ukbe, kimileri için bugün Tunus’u ziyâret etmenin yegâne sebebi olan Ukbe b. Nâfî câmii’ni yaptırdı önce.. Hükümet konağıyla birlikte..  İnşâ faaliyeti beş yıl sürdü, Evs, Hazrec, Ezd, Tenûh, Kinde, Kinâne gibi Arap Kabîlesi mensupları, Horasan’dan gelen göçmenler ve yerli Berberîler yeni şehre yerleştirildi. Ne güzel bir topluluk, ne renkli bir karışım! Amaç fetihlerin kalıcılığını sağlayan bir garnizon kurmak ve bu sayede Berberîler’in İslâmiyet’i tanımalarına ve benimsemelerine yardımcı olmaktı.

Kayrevân / Kayruvân adı Farsça kârîvân / kârbân / kârvân kelimesinin ordu, ordugâh anlamını da kazandıktan sonra Arapçalaşmış şeklidir. Bu ordugâh müteakip dönemlerde Berberîleri’n ve onların desteğini alan Bizanslıların hücumuna uğrayarak zaman zaman Emevî hâkimiyetinden çıkmıştır. Hatta bir dönem Kâhine adlı Berberî bir kadının idâresine girmiştir. Kâhine ile büyük mücadele veren bir diğer İfrîkıyye vâlisi Hassân b. Nu’man el-Gassânî 8. yüzyılın başlarında, şehirleri yakıp yıkarak geri çekilen Kâhine’yi mağlup ederek İfrîkıyye’yi yeniden ele geçirip istikrarı sağlamıştır. Emevî ve Abbâsî hâkimiyeti boyunca Kayrevân’da siyâsî çekişmeler, çatışmalar sürüp gitmiştir. Hâricîliği benimsemiş Berberîler’in isyanlarını da buna ilave etmek gerek.

Ağlebîler hanedanı döneminde (800-909) Kayrevân çok parlak günler yaşadı. Meselâ birkaç defa yıkılıp tekrar yapılan Ukbe b. Nâfi Câmii bugünkü şekliyle Ağlebîler dönemine âit. Bu hanedanın hükümdarları abideler ile şehri zenginleştirdiler, kültür ve ticaret merkezi haline getirirler. İçme suyunu temin için su hazneleri ve havuzlar inşa ettiler. Bu havuzlardan biri bugün halen “Ağlebî havuzu” diye bilinmektedir.

Fâtımîler devrinde de (909-972) Kayrevan bu parlak günlerini yaşamaya devam etti. Daha sonra kısa bir dönem (972-1057) Hâricîler’in merkezi haline geldi. Ardından sırasıyla Muvahhidler, Benî Gâniye ve  Hafsîlerin yönetimlerine girdi.

1534’te Barbaros Hayreddin Paşa tarafından ele geçirilen Kayrevân, 1881’deki Fransız işgaline kadar geçen dönemde Osmanlı idaresinde kaldı. 1956’da bağımsızlığını kazanan Tunus Devleti’nin başlıca şehirlerinden biri artık.

İslam konferansı teşkilatı tarafından 2009 İslam kültür başkenti seçilmiş olan Kayrevân başta dünyanın en eski camilerinden olan Ukbe b. Nâfi camii olmak üzere mîmârî eserlerinin güzellikleriyle, geçmişte İfrikıyye, Mağrib, Endülüs ve Sicilya’dan gelen öğrenciler için önemli bir ilim merkezi olmasıyla, tarihte pek çok saygın âlim, edip, şair, hekim-filozof yetiştirmiş olmanın gururuyla mâzîdeki itibarlı mevkiinin şuurunda huzur içinde yaşamaktadır.

Kayrevan’da ziyâret edilecek diğer mekanlar:

*Ebû Zem’a el-Belevî’nin türbesi. Sahâbeden Ebû Zem’a’nın Kayrevan’a Ukbe’den önce geldiği ve keşif yaptığı söylenir. Kayrevan’ın sünnet olacak çocukları türbenin köşesinde sünnet ediliyormuş.
*Sidi Sâhib, Sidi Ubeyd türbeleri
*Üç kapılı Câmi

Dikkat: Namaz vakti dışında câmiler kapalı.

Alışveriş: Kayrevan’ın simgesi halılar. Halı-kilim işçiliği ve dokumacılık gelişmiş. Kale içindeki târihî çarşı gezilmeli.

Bu yazı, Gezgin dergisinin 2010 yılının Kasım sayısında yayımlanmıştır.

Yazar : HALİT ÖMER CAMCI

Gezgin, ışık avcısı, oğlunun babası...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir